Günümüz dünyasında, temel ihtiyaçların karşılanmasından teknolojik araştırmaların yapılabilmesine kadar, akla gelebilecek hemen her yerde enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Enerji sektörü, bugünkü yapısını alana kadar çok çeşitli aşamalardan geçmiştir. Bu aşamalardan önce, enerji kaynaklarının neler olduğundan bahsetmek doğru bir yaklaşım olacaktır.
Enerji sektörünün temelini oluşturan enerji kaynakları, basit olarak iki kısımda incelenebilir. Bunlar; birincil enerji kaynakları ve ikincil enerji kaynaklarıdır. Temel özellikleri değiştirilmeden, doğal olarak yararlanılabilen kaynaklara birincil enerji kaynakları denilmektedir. Bunlara örnek olarak, madenden çıkarılan kömür ve yakacak odun verilebilir. Birtakım işlemlerden geçip, farklı özellik kazanarak enerji sağlayan kaynaklara da ikincil enerji kaynakları denilmektedir. Örnek olarak, su veya fosil yakıtlar kullanılarak enerji santrallerinde elektrik enerji üretimi verilebilir.
Ucuz Elektirik
Türkiye, enerji sektöründe, bazı alanlarda yükselirken bazı alanlarda da dünyanın gerisinde kalmıştır. Cumhuriyetin ilk 10 yıllık döneminde enerji ihtiyacı kömürle karşılanmakta olup, yerli maden kullanımı teşvik edilmiştir. 1930lu yıllardan 1950li yıllara kadar geçen sürede ise bilinen kaynakların işlenip, geliştirilmesi ve bunların enerji sektörüne katkı sağlaması amacıyla bazı devlet kuruluşları oluşturulmuştur. Bu dönemden sonra petrolün önemi hızla artmıştır. 2000’li yıllara kadar da sektörde liderliği korumuştur. 1990 yılından itibaren doğalgaz, enerji sektöründe büyük bir yer kaplamaya başlamıştır. Son yılların çok konuşulan bir diğer enerji kaynağı ise nükleer enerjidir. Türkiye bu konuda henüz somut bir kazanım sağlayamamıştır.
Toplumun hemen her alanında, sürekli var olan bir enerji gereksinimi bulunmaktadır. Bu nedenle sektörün yeniliğe açık ve hareketli olmasının beklenmesi de şaşırtıcı değildir. Teknolojiyle doğru orantılı olarak enerji çeşitliliği ve verimliliği de günden güne artmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder